Pages

19 Haziran 2010 Cumartesi

okumak

okumak benim için başlı başına bir yaşam şekli.....
ne zaman nasıl başladım. aslında çok gariptir çok geç başladım. şimdi hatırlıyorum da alışverişe gittiğim bir marketin kitap raflarına gözüm takılmıştı. kendime engel olamamış konusu yüzünden kitabı almıştım. yalnış hatırmalıyorsam nora roberts'ın villa adlı romanıydı. ilk aldığım kitap.
evet nora roberts okurum. son dönemler de tarzını değiştirse de, artık daha çok dedektiflik romanlarına döndü eserleri ki ben bundan oldukça şikayetçiyim ama nafile. ben okumaya başladığım dönemde yazdığı eserleri daha çok seviyorum. sayfalarında aşk, cinsellik, macera polisiye hepsi bir arada olan entrikanın nereden çıkacağı belli olmayan bir yazım tarzı var. hatta bazen değil, genel de kitaplarının önce sonunu okurum, neler olacağını bilmek adına çünkü romanın ilerleyişinde çok şaşırtıcı şeyler ile karşılaşıyorsunuz. nora roberts'ın tıpkı onun tarzında yazan diğer yazarlar gibi güçlü karakterleri vardır. ama onun romanlarında ki en büyük ortak nokta objelerdir. mutlaka kahramanlarından birinin bir obje koleksiyonu vardır.
okuduğum eserleri; villa, bataklık ta gece yarısı, üç kader tanrıçası, sıcak buz, eve dallas serisi, bilgeliğin anahtarı, ışığın anahtarı, cesaretin anahtarı, uğursuz kolye.
tarihi aşk romanları severim daha öncede yazmıştım. judıth mcnaugt benim idolümdür bu konuda. onun güçlü yıkılmaz erkek karakterlerine hangi kadın dayanabilir ki yada müthiş çekici zeki kadınlarına mümkün değil dayanamazsınız. ama öyle bir tarzı vardır ki bir anda kendinizi kitabın içinde okuduğunuz o sahnedeymiş gibi hissedersiniz.
okuduğum eserleri; mutluluk, sen gelmeden önce, düşler krallığı, sonsuza kadar, seni beklerken, içinde aşk saklı, kalbim sende kaldı.
gene bu tarzın benim için vazgeçilmez temsilcilerinden biri julie garwood, başta oda tarihi romanlar yazıyordu. nasıl söylenir ilkel yazmayı seviyor. ilkel kelimesi belki yalnış ama onun eserlerinin bana hissettirdiği bu. neden çünkü dize gelmek istemeyen ilkel erkek karakterleri var ve onları dize getiren bilgili kadınlar. sonra hikayeleri benim bu dünyada ölmeden görmek istediğim bir kaç yerden biri olan iskoçya da geçiyor. belkide beni çeken budur. ilk iki eserinden sonra julie garwood'da farklı bir tarzı denedi bir taneden günümüzde geçen bir eser yazdı.
okuduğum eserleri; gelin, düğün, gölgede dans.
julia quınn, eserlerinin baş kahramanı her zaman kadındır. ve mutlaka bir adamı dize getirmeye uğraşıyordur. eğer bu tarz kitapları seviyorsanız okumaktan keyif alacağınız bir yazardır.
okuduğum eserleri; yüreğe söz geçmiyor, şahane bir kadının gizli günlüğü
stephanie mayer, onun eserleri hayatımın en büyük odak noktalarında biri şu an, muhteşem edebi anlatımı, vampir romanları yazmasına rağmen farklı ve romantik bakış açısı, güçlü karakterleri, okurken yaşatan yazım tarzı ile harika bir yazadır.
okuduğum eserleri; alakaranlık, yeni ay, tutulma, şafak vakti.
melissa dela cruz, vampirlere farklı bir bakış açısı getirdi. onların dünyanın vazgeçilmez bir parçası olduğunu gösterdi. yaşamaları için insan yaşamına değer verdiklerini, yemek için öldürülmeyeceğini gösterdi. kısacası bize farklı bir dünya sundu. baş karakteri shulyer adında yarı insan yarı vampir bir kız olan bir seri yarattı
okuduğum eserleri; asil kan, maskeli balo,davet
philippa gregory, onu bolyn kızında ki muhteşem anlatımı ile tanıdım. henry döneminin o skandallarla dolu olan yıllarını anlattığı muhteşem tarihi romanlar yazıyor. sadece size okumaktan zevk alacağınız yayınlar değil tarihi bilgiler verecek eserler sunuyor.
okuduğum kitapları; boleyn kızı, makhum prenses, bakirenin aşığı, kraliçenin soytarısı, boleyn mirası, öteki kraliçe.
ve son buluşum bir çoğunuzun okumuş olduğunu tahmin ettiğim yeni bir yazar ve yeni bir eser; luren kate'in meleklere farklı bir bakış açısı getirdiği eseri DÜŞÜŞ. dünyaya düşen meleklerin hayatlarını, luce adında henüz ne olduğunu bilmediğimiz insan formatında ki biz kızın ağzından yazarak bize farklı bir dünya sunuyor. eylül de bir aksilik olmaz ise serinin ikinci kitanı AZAP elimizde olacak ve ben onuda büyük bir zevkle okuyacağım.
okumuş olduğum diğer yazarları ve okuduğum eserlerini aklımda kaldığınca yazmak istiyorum.
stephanie lourens; kalbimi affettim, masumiyetin tadı
sabrina jeffries; ömür boyu sürecek, aşk hırsızı, bir prense aşık oldum
elizabeth boyle; mektubu mu aldın mı?
nicole jordan; ahlaksız teklif
cindy gerard; sınırı aşacaksın
amanda quick; kiralık nişanlı
melissa p; 100 fırça darbesi, yusufçuk gece gelir
tolkein; hurunin çocukları
steven presfield ; son amazon
choga regina ekbame; altın parmaklıklar ardında, yasak vaha
ben hills; prensesn masako'nun biyografisi
ıris johansen; ufka dokunmak, bir yaz günü gülüşü
daha bir çok eserden oluşan büyük bir kütüphanem var. ve hergün oraya yeni yeni kitaplar eklemeye çalışıyorum.
umarım sizde bu kitapları veya benzerlerini en az benim okurken zevk aldığım kadar sizde zevkle okuyorsunuzdur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder