Pages

23 Haziran 2011 Perşembe

sünnet=regl

bu akşam bir arkadaşımın oğullarının sünnet kınası, pazar günüde sünnet düğünü var.
geçen yıl bir haber vardı. hem gazetelere hem de ekranlara yansımış,
bir kadın kendi kızının kadınlığa ilk adım atışı olan ilk regli oluşunu kutluyordu. haberden hatırladıllarım aklımda kalan basit bir cümle.
madem bir erkeğin sünnet olarak ilk erkekliğe adım atışını şaşalı tantanalı bir şekilde kutluyoruz neden bir kızın kadın olduğu ilk adımı kutlamıyoruz. işte kadın bundan yola çıkarak bir düğün salonunda parti vermişti kızı için bencede yerinde bir karardı.
ama bir çok insana son derece saçma geldiği muhakkak. çünkü biz allahın bize sunduğu bu nimeti kutlamak yerine ondan utanmayı öğrenmişiz. allah bize muayyen günlerimizde rahat etmemiz için bazı eylemleri yasaklamış. ama biz kirlenmek gibi bir başlığın altına sıkıştırmışız ve kendimizi öyle bir soyutlamışız ki bu konudan aklımızdan kalan tek kelime kirlenmek olmuş.
pismişiz gibi algılamışız.
bir çok şekilde tanımlarınız o günler halam geldi, regl, adet görmek ve elbette kirlenmek, bunlardan sadece benim bildiğim bir kaçı ama bunların arasında aklımda kalan en çok beni yaralayan kirlenmek, eskiler öyle dermiş annem de öyle derdi.
oysa bu dünyada ki en büyük nimetin bize verildiğinin göstergesi, kadın olmanın, anne olmanın ilk adımı. allah bize bu özelliği verirken aynı zamanda bu süreci rahat geçirmemiz için yasaklar getirmiş en basiti mesela oruç tutmamız yasak çünkü zaten güçten düşmüş oluyoruz birde oruç tutarsak iyice güçten düşeceğiz ama bunlar bile bazı bağnazlar tarafından kirli olduğun için tutamazsın temizlenmeden olmaz şeklinde yorumlanmış.
kirlenmekten bu kadar nefret ettiğim bir süreç olmadı. oysa reklamda dediği gibi kirlenmek bazen güzeldir.
ve sonuç olarak kadın en kutsal hali ile bile ikinci sınıf vatandaş olmuş. kirli, utanılacak, günah işleyen bir varlık. allahın kulunun her ay günah işlemesini biyolojik olarak sağlaması fikri bana saçma "ki aşa böyle bir şey olmaz" gelsede insanların fikrini değiştirmek gerçekten zor.
keşke bende o güne geri dönüp o anı kutlayabilseydim. keşke ben utanmak yerine bunu sevinç çığlıkları ile eğlenerek kutlayabilseydim.
bana nasip olmadı ama umarım başkalarına olur....

21 Haziran 2011 Salı

dün akşam televizyonda cazip bir şeyler olmadığı için kardeşim ile beraber dvd izledik.
sinemada seğretmeme rağmen eclips'in dvd'sini almıştım. malum koleksiyon yapıyorum. ama aldıktan sonra bırakın izlemeyi bandajını açacak vaktim olmadı. ama dün akşam izledim. ve izlerken farkettim ki....
her kitabın hikayesini o kadar uzak ara çekip yayınlamışlar ki eskisi gibi heyecan duymuyorum. merak uyandırmıyor bende. belki kitabını okuduğumdan kitaptaki detayları görememenin verdiği histen bilmiyorum ama bütün ilgimi kaybettim. şimdi hissettiğim tek şey bir an önce son iki bölüm yayınlansada şu tantana bitsede kurtulsak...
ama filmine duyduğum bu ilgisizliğe rağmen en az 5 er kere okuduğum kitapları hala büyük bir merak ve açlıkla okuyorum. her repliği her mekanı gözümün önünde canlandırmak muhteşem bir keyif oluyor. sonra film ile karşılaştırma yapıyorum. şu sahneler kitaptaki gibi olsaydı daha güzel olurdu gibisinden.
ama o eski heyecan yok. baktım eski edward'da yok sadece replikler aynı ama görüntü klas yok artık.
neyse bu sabahlıkta bu kadar sonra görüşürüz.

20 Haziran 2011 Pazartesi

sonunda bitti sonunda eve alınacak her şey bitti.
ben kurtuldum.
siz kurtuldunuz.
hepimize hayırlı uğurlu olsun.
ufak tefekler kaldı oda önemli değil. fırsat oldukça alırım.

bu arada kredi kartı tarihinde böyle bir tavan görmemiştir. kesinlikle tavan yaptı....

16 Haziran 2011 Perşembe

az önce bloğa koyduğum yazılara baktım şöyle bir. şizonun soz yazdığını okuyunca geçmişe bakmak geldi aklıma. aslında çoğunu hatırlıyorum. ama son dönemdekilere baktım. gerçekten saçmalamışım.
farkettim ki hayatımın merkezine o an neyi koyuyorsam en çok onu yazıyorum.
bir dönem kitaplar olmuş, filmler olmuş, ailem olmuş, babam olmuş son olarakta filmlere ve daha beteri türk dizilerine dalmışım.
farkettim ki kavgalar, gürültüler, taşınma derken hayatım sosyal manada gerçekten çökmüş. uzun zamandır dışarı çıkmamışım gezmek kafa dağıtmak için, uzun zamandır bir yerde oturup bir kahve bile içmemişim.
dışarı çıktığımda hep işimi halledip koşturarak eve geri gelmişim son dönemde zamanımı hep ev almış. mobilyacılar sayesinde hala da almakta. dün son mobilyalarda geldi ama küçük olan olmadı yarın sabah işten izin alıp birde mobilyacıya gideceğim umarım çabuk biter işim ve bir an önce dönerim.
neyse fazla dalmayayım o mevzulara. faydalarıda oldu. eski mahalleden uzaklaşınca kardeşlerim daha fazla evde vakit geçirmeye başladılar. ayrı odalarda olsakta daha fazla bir arada olmaya başladık.
hayatımın düzenini oturtmam lazım. dışarda vakit geçirmeyi özledim.
arnavutköyden her geçen gün daha fazla nefret ediyorum. neden derseniz 10 dakikalık bir iş için bile en az yarım gün izin almam gerekiyor. buradan istanbula gitmesi 1 saat dönmesi 1 saat, cumartesi eve gitmem genelde akşam 7'yi buluyor. bu ev tantanası bana burada olmanın neler kaybettirdiğini farkettirdi. zaman
eğer eski yerimde olsaydım. bir çok işimi gündüz bankaya çıktığımda bile yapabilecektim. 10 dakika ayıracak ve bütün sorunları bitirecektim. ama olmuyor.
yaz geldi. ama ben hala kaybediyor olduğum zamanı telafi edemiyorum. nasıl yapacağımıda bilemiyorum. hayatımı bir güne sığdırmaya çalışıyorum ki bu da çok ama çok zor....
şu anda size farklı bir şey yazamıyorum maalesef umarım en kısa sürede bu sorunun üzerinden gelirim yoksa gerçekten yandık ki ne yandık

15 Haziran 2011 Çarşamba

dizi sezonu sona eriyor

bilindiği gibi ülkemizde dizi sezonu sona eriyor. yavaş yavaş bir bir diziler ya sezon finali yapıyor yada bitiyor. hal böyle oluncada ve tabii ki bizde her oyuncu tatil moduna girdiğinden midir nedir güzel bir yaz dizisi sezonu olmayacağından yaz nasıl geçecek bilmiyorum. şu anda tek beklentim yabancı diziler doğrultusunda onların bizim aksimize sezonları pek yok. kışında yazında güzel diziler var.
true blood on güne kadar yeni sezona başlayacak bir kaç tanede yeni dizi gelir sezonu bitiririz. ama yerli sektör ne olacak bilmem akşamları can sıkıntısı sendromu beni bekliyor. dvd'lere saracaz galiba....

8 Haziran 2011 Çarşamba






kendimi tutamadım gene


biliyorsunuz diziler sezon sonuna geldi. hem yerli hem yabancı izlediğim bir çok dizi sezon finali yaptı. hal böyle oluncada nette izlenecek pek bir şey kalmadı.
sinema filmide pek gelmiyor bu aralar


bu yüzden çok ama çok sevdiğim benim için çok özel bir film olan (ki ben bu filmde brat pitt'e bir kerem daha aşık olmuştum) ihtiras rüzgarlarını izledim. halen daha gazete küpürünü ve biletin bende kalan nüshasını saklarım. (ilk aşık olduğum filmi vampirle söyleşiydi)


ama nasıl aşık olunmazki bence çektiği en güzel filmdi. tabii troy'a kadar ki o filmdede muhteşem ötesi olduğunu söyleyebilirim.


adam nerdeyse 50sine geldi hala muhteşem etkilenmemek elde değil.




bkz ihtiras rüzgarların bir poz. (bir adama uzun saç ancak bu kadar yakışır)



bkz. troy (yaktı geçti)




hayatımda bir dönemeci daha aştım. yavaş yavaş düzene giriyor herşey.
ama hala kafamın karışık olduğu noktalar var. hala aidiyet sıkıntısı, benlik sıkıntısı çekiyorum.
hala yaşamdan yeterli derecede zevk alamıyorum. kendime bir yaşam sebebi bulmam lazım.
aşk bu saatten sonra sadece kafamı allak bullak eder beni liseli bir aptala çevirir ama doğru adamı bekleme tutkum ki varsa hala devam ediyor.
filizi dinleyip yogaya gitsem diyorum onada henüz hazır hissetmiyorum kendimi, ya gaza gelip gidicem yada kendimce mazeretim olan oraya kadar nasıl gidicem uzun yol yada bir pazarım var nasıl olacak.... aslında hayal kırıklığı olmasından çekiniyorum galiba ya işe yaramazsa diye düşünüyorum.
resime tekrar başlasammı diye düşünüyorum artık yerim uygun en azından yaz için kışa doğruda bahçeyi kış bahçesi formatına çevirirsem kışında kullanabilirim.
ama biraz paraya ihtiyacım var ve şu anda hiç pram kalmadı. halime bakınca ağlayasım geliyor sokağa çıkmak için bile param kalmadı. annemden destek alıyorum. taksitler ilk bir kaç ay zorlayacak beni çünkü geriden gelen kendi ödemelerimde vardı. annemden destek aldığım içinde fazla harcayamıyorum.
acayibim farkındayım buraya bir günlük gibi yazıyorum. kafamdakini içimdekini sizde bana katlanıyorsunuz sağolun.

6 Haziran 2011 Pazartesi

hafta sonu etkinlikleri

cumartesi akşamı sinir katsayımı zıplatan bir lale devri izledim. izlerken annem babam evde olmayaydı. allah senin belanı versin çınar diye çığlıklar atıp akabinde ağzımdan daha beterleri çıkacaktı. toprağımızı ağlattın ya harbiden belayı hakettin. ama neyse paşam peşinden gidip getirecek kızı buda bir şeydir. ürgüpte süper çekimler olmuş havadisler o yönde umarım öyledir.

pazar gününü sokaklarda geçirdim. millet güneşi görmüş pikniğe çıkmış bizde saygıdeğer babam sayesinde küçükçekmece beşiktaş sahil hattında araba içinde güneşlendik 3 saat. insanın arabası olması bazı durumlarda gerçekten çekilmez. bazı yerde yemek yiyecek bir yer bulamadık. bazısında da arabayı bırakacak yer araba ile gezdik geldik.
ama beklediğim haber akşam geldiğinden ki o haber fatmagülün fragmanı, süper oldu. çok ama çok güzel bir fragman olmuş umarım tuzak değildir. bu fragmanları yapanlar varya neyi nereye koyacaklarını çok iyi biliyorlar meraktan öldürüyorlar sizi yada tahminlerinizi karman çorman ediyorlar sonunda hadiya diyorsun.
ben bu bölümde bir yakın temas hatta bir öpücük görür gibi oldum umarım haklı çıkarım.

ve pazar akşam sürprizi twilight saganın son kitabı breakıng dawn'ın 1.bölümünün trailer'ı mtv'de yayınlandı.
trailer güzel gözüküyor ama ilk bölüm hariç diğer iki bölümün trailerlarından sonra filmlerde aradığımı bulamadığımdan bu tariler'a karşıda biraz soğuğum hatta hayal kırıklığı olmasın diye izlemeyeceğim diyorum ama kendimi tutamıyorum.

şimdilik bu kadar sonra görüşürüz blogcanlar.

ha bu arada kredi kartının dibine vuran ben x man fırstclass gösterime girmesine rağmen ben gidemiyorum.....

kısmet transformers'a bu aralar aksiyona taktım allah sonumuzu hayır etsin

4 Haziran 2011 Cumartesi

insan 33 yaşında ve hala bekar olunca kafayı her gün biraz daha romantik hikayelere kaptırıyor sanırım.
ama bu tez sadece kadınlar içindir. çünkü erkek hayatının başında ne ise sonunda da odur. ileriye dönük bir romantizm beklenmez onlardan.
flört ederken size nasıl davranıyorsa evlenince de öyledir. nadir görülür değişeni neyse
nereden geldik buraya
fatmagül ve kerimden
perşembe akşamı yıktılar ortalığı gerçekten süper bir bölümdü. tabii benim gibi ikisi arasında geçecek yakınlaşmayı dört gözle bekleyenler için...
ve final harika bir evlenme teklifi hani bana etseydi. oracıkta atlardım boynuna insanın mecburiyetten bile olsa evli olduğu bir kadına sadece gerçek bir evlilik olması için evlenme teklif etmesi o kadar hoştu ki. gösterdiği saygı ve sevgiyi o kadar güzel ifade ettiki kerim...
kerim karısı üzerinde her tür hakkı olmasına rağmen hiç taleb etmedi, zorlamadı sadece bekledi. şimdi ise sahip olduğu hakları kullanmak adına bile karısından izin istiyor. onunla gerçekten evlenmesini istiyor. ben özet çıkana kadar ruhumu teslim etmezsem meraktan pazartesi görüşürüz..

3 Haziran 2011 Cuma

dün gece uyuyamadım
sanırım yeni mobilya kokusundan yada geçici olarak yatağın yerini değiştirmekten oldu.
dolabım geldi hayırlısı ile sonunda odam bir şekle döndü, bugün annem alt dolabı yerleştirecek bende akşam giysilerimi yerleştireceğim, yarın da kardeşim avizemi takacak sadece süsleme mevzusu kalmış olacak.
kaplamadaki koltuklar geldi, hoş olmuş, renkler felan değişince ufaldı sanki gözümde ama değişiklik iyidir iyide olmuş bugün sandalyeler gelecek mal kaplamacı sen sandalyelerin kenarına garip bir renkte şerit çek aslında fena değildi ama annemin içine sinmedi bende sinmeyen bir şeyi istemedim koltukların renklerinide o seçti dışlamak olmaz sonuçta anne ama çaktırmadan bende alttan alttan veriyorum gazı ne edeceksiniz eski kadın öyle modern şeyleri pek bilmez....

1 Haziran 2011 Çarşamba

kredi kartı tepe taklak

harbiden dibine vurmuşum kredi kartının
gelen ekstre inanılmaz ben bile bu kadar borcum olduğunu bilmiyordum
garip olan ise harbiden varmış öyle baktım böyle baktım evirdim çevirdim harbiden varmış
neyse şu ayı atlatayım biraz daha düzene oturacak
küçük dekorasyon harcamalarını ertelemem yada para arttırdıkça yapmam gerekecek ama olsun ne yapalım insanlık hali