Pages

27 Ekim 2012 Cumartesi

son zamanlarda hayal kırıklıklarım çok fazla
aslında şimdi farkediyorum ki bildiğim ama inkar ettiğim gerçekler şimdi yüzüme vuruluyor...
kardeşimin benden ayrı bir hayatı olduğunu daha önce yazmıştım size yıllar önce yaptığım bir hatayı her gün yüzüme vurmasına rağmen umursamamaya çalışıyordum.
ama şimdi nişanlısı ve onun ailesi hayatında ve ben hatta annem kendimizi dış kapının mandalı gibi hissediyoruz...
itiraf etmek çok zor onun yeni bir ailesi var ve çok sevgili annesi annemin gözlerinin içine bakıp ibrahim sağolsun bizi heryere götürüyor derken kardeşim bu sözlerin annemin canını ne kadar yakacağını hesaplayamıyor.
benim canımı ise nasıl yaktığını hiç düşünmüyor. umursamayayım diyorum ama aklım takılıyor. bu gün bile nişanlısı ile ta rivaya yemeğe gitmişler benimde anneminde ilk aklından kimle gittikleri geçti.
çok az kaldı dayanmaya çalışıyorum ama nişanlısının ailesinide alıp gittiyse ve ben bunu öğrenirsem bu sefer kendimi tutabilirmiyim bilmiyorum.
kalbime bir kötülük ve kıskançlık tohumu ekildi ve gittikçede baş etmek zor oluyor. kendimi tutamamaktan son dakika kavga etmekten korkuyorum içim titriyor
aklım almıyor nasıl onlara karşı aileni küçültürsün nasıl onlarla oraya buraya giderde ailenle gitmezsin off desem karşıki dağlar yıkılacak gerçekten
oysa ne güzel umutlarım vardı. yeni bir kardeşim olacaktı kardeşimi benim kadar sevecek biri ama ne oldu onu söküp alıyor herşey düzene girecek sabır diyor ama kalp taş değil çatlıyor işte ve içindeki tohum filiz olma yolunda ilerliyor....

20 Ekim 2012 Cumartesi

biliyorsunuz kardeşim evleniyor ve bende bir çok işlerine karışmasamda iş fotoğrafa gelince ve onlarında fotoğrafçı aradığını görünce bir öneride bulundum ve çok iyi bir düğün fotoğrafçısı olan sina demiral'ı kendilerine önerdim.
sina burak hocamızın bir arkadaşı ve bizede kendisini ve fotoflarını tanıdanda hocamızdı. uygun bir fiyat vermez diye çekinerek kendisine mail attım. hocamında selamını söyledim çok ilgilendi sağ olsun gerçekten de beklediğimin çok altında bir fiyat verdi. pazarlık ta edersek biraz daha uygun bir fiyata indirme şansımız bile olabilirdi. (şimdi sizden bir şey istiyorum buraya tıkladığınız açılsın diye web adresini ekleyemedim ama benim için biraz uğraşın ve dugunfotografcisi.com'a girin ve sina'nın muhteşem fotoğraflarını inceleyin.) aslında sinayı önerirken kendimide düşünmedim değil sina ile tanışacak aynı gün yanlarında olacak ve ucundanda olsa onun tekniğini inceleyerek iki saatlik bir ders alacaktım. her şeyi ayarladım. konuştum. randevu almak için bizimkilerden haber beklerken bizim ki lerin başkası ile anlaştığını öğrendim. (şimdi ikinci aşamaya geçmenizi ve sina'nın fotoğraflarını fotogulumse.com'daki fotoğraflarla karşılaştırmanızı  ve bana aralarında ki tercihinizi söylemenizi istiyorum) çünkü benim sevgili kardeşim ve nişanlısı foto gülümseyi seçtiler neymiş aynı fiyata düğün hikayesini çekecekmiş, ekonomik olarak haklı olabilirler ama...
ulan fotoğrafçılıkla ilgilenen biziz işin ucundan bucağından da tutan biziz hadi bize çektirmedin ki bende istemezdim çünkü hala eksiklerim var gerçi bir kaç ay sonra çiler erbil hocadan photshop ve retuch tekniklerini öğrenince oda oratadan kalkacak yani açıkçası eksiklerim olduğundan ve fotoğrafları beğenmezler diye istemedim ama bir fikrimizi sor arada laf çarpıttım o fotoğraflarmı sina'nın kilermi diye ama yok neymiş adam hikaye çekecekmiş len o hikayeyi zaten tek taraflı çekecek çünkü her iki tarafın hazırlıklarını da çekmeleri lazım ama nerde. gerçi sinadan öyle bir talebimiz olamazdı çünkü sina bu konuda baya yüksek teklifler veriyor ama 2 saatte çektiği fotoğraflar foto gülümsenin ki lerden çok daha güzel olacak bundan yüzde yüz eminim...
neyse derdimizi anlatamadık. şimdi siz bu yazıyı okurken uzun zamandır yapmak niyetinde olduğum ama ertelediğim bir şeyi yapıp sinaya zaman ayırdığı için teşekkür eden bir mail atacağım aslında daha önce yapmam gerekirdi ama fırsat olmadı.
hala kendi kendime söyleniyorum çok yetenekli bir fotoğrafçı olamayabilirim ama göz var nizam var yaaa

uzun bir yazı olacak

gerçekten oldukça uzun olacak galiba çünkü epeydir bir şeyler yazamadım. sevinçleri, hayal kırıklıklarını, hüzünleri, mutlulukları bir arada yaşadığım bir süreç yaşıyorum hala....
düğüne çok az zaman kaldı. bir yanım çok sevinirken bir yanım çok hüzünlü... hani derlerya kız tarafı kızını verdiği için üzgündür diye ben buna inanmıyorum bence her iki tarafta çocuklarını artık yuvadan uçurdukları için üzgün... az önce annemle konuşuyordum bir anne olarak zor şeyler, anlaması izahatı zor zamanlar yaşıyor, oğlu onun için ne kadar vazgeçilmezse bir annenin onun elinden kayıp gittiğini söze dökmesi de o kadar çok zor.
kardeşim ellerimizden kayıyor. ona sorarsan değişen bir şey yok ama annem her geçen gün biraz daha hüzünleniyor. şimdiki tek düşüncesi bir an önce düğünün olması... canı yanıyor ilk defa benden bile fazla canı yanıyor. son dönemde söyleyemediği o kadar çok şey, gördüğü ama görmemizlikten geldiği o kadar şey varki içine atıyor.
biz daha çok kız alan taraf değilde oğlan veren taraf gibiyiz son dönemde. bir çok usül, adet, gelenek, görenek çiğneniyor. usuldende olsa fikrimizin sorulmadığı bir çok konu var. ama ben annem gibi değilim kendimi sıkıyorum ama bulduğum her fırsattada lafı sokmaktan geri kalmıyorum. nebileyim ya alışverişiydi. dekoruydu, eşyasıydı, fotoğrafçısıydı, kuaförüydü insan bir sorar akıl danışır icabet ister ama nerde bizimkinde tık yok kızda zaten yok. kardeşim haftanın en az üç günü orada annem içerliyor ama sesini çıkarmıyor. bu gün cumartesi ve büyük ihtimal bu gecede orada...
gerçekten bazen bitsede herşey tatlı tatlı sonra hayatımızdan çıksa diye düşünmüyor değilim.
hayatımda ilk defa gerçekten korkuyorum. babamın haklı çıkmasından kardeşimin aramızdaki bağı yok saymasından korkuyorum. babam hep derdi kardeş bile olsanız araya eşler girdiği kardeş kardeşi tanımaz derdi. ve ben şimdi ilk defa onun haklı çıkmasından ödüm patlayarak korkuyorum.
34 yaşındayım annem babam ölürlerse kardeşlerim var diyordum ama ilk defa acabalar kafamda dönüp duruyor. arada laf sokuyorum hep onun istediğini yapıyorsun diye şimdilik böyle diyor düğüne kadar ipler onun elinde diyor sonra herşey değişecek diyor ama neler olur bilemiyorum. 
bir fotoğrafçı hikayemiz var sormayın gitsin bir sonraki yazıda uzun uzun anlatıcam onuda, yılan hikayesine dönen bir kuaför mevzumuz var sorma gitsin.
benim bildiğim hani kuaförü kız tarafı ayarlasa bile usul erkan gereği en azından benimde orada olmam gerekir kaç sefer laf çarpıtıyorum araya soru işaratleri sokuyorum kimse oralı olmuyor. bugün veya yarın konuşucam, çünkü benimde ona göre planlarım var. onlarla gitmeyeceksem ki adettendir gitmem gerekir kendi kuaförümü ayarlamam lazım bakalım bu konuşmanın sonuçları ne olacak göreceğiz, tabii bu bir kaç gün sonra fırsat bulursam yazacağım yazıda olacak...
güzel olan şeylere gelince aslında sadece kendimi mutlu ettiğim şeyler. kına için aldığım bir kıyafet vardıya onu bir beden büyüğü ile değiştirdim. üstelik değiştirme süresine epey geçerek. bunun için mangolinoya teşekkürler. kına kıyafeti için siyah ayakkabılarımı da aldım hani onları sarı aldım diyordumya siyah ile değiştirdim. sonra iki tane sarı kelepçe bir de sarı kolye aldım. geriye küpelerim kaldı. düğün içinde ayrıca kıyafet aldım. ayakkabıları ortak giyeceğim ona takı olarak fazla bir şey lazım değil. ama bir hürrem tacı işimiz var ondan sonra onunda takı mevzusu belli olacak. onları hallettim ki geriye sadece kuaför işimiz kalacak.
bu gün bir arkadaşım geldi. fotoğraf işleri nasıl gidiyor dedi iki aydır deklanşöre basmadım dedim. iyice sıkıldım belki bayram sonu bir kaç günlüğüne kaçarsam bir yerlere fotoğraf çekmek niyetindeyim hadi hayırlısı...

2 Ekim 2012 Salı

mucizeler

mucizeler ne mi judıth mcnaguht'un westmoreland serisinin son kitabı clayton ve stephan'ın hem arkadaşı hemde en büyük rakipleri olan nıcholas duville'in hikayesi
uzun zamandır bir allahın kulunun çevirmesi için bilgisayarımda sakladığım ve bu gece üyesi olduğum bir forumda görünce direk için daldığım bir romandı. aslında bir küçük romandı.
roman beni ne kadar heyecanlandırmış olsada sonuç tam bir hüsrandı. jm'nin detaycılığını, anlatımını, karakterlerini, nüktedanlığını hatta karakterlerinin nüktedanlığını seven ben tam bir şok yaşadım.
jm bu hikayeyi o kadar kısa o kadar kısa yazmış ki okuyan biri sayfaların arasının karıştırıp kitaptan sayfalar mı koparıldı acaba diye araştırmaktan kendini alamaz. sanki bir özetti. hızlı bir giriş özensiz ve detaysız bir gelişme bölümü ve kısacık bir final
olurmu ya jm yapılırmı bu nick'e onun alaycılığını, hazır cevaplığını, nüktelerini, zekasını göstermeyen bu kadar detaysız bir hikaye olurmu. onun iki güzel kadına gönlünü kaptırdıktan sonra aşık olduğu  kadını kısacık detaylarla anlatmak olurmu..
o kadına nasıl aşık olduğunu anlatmadan kısaca bütün hikayeyi detaylandırmadan olurmu of of of darlandım valla
neler bekledim ben neler ama boşa çıktı
sevgili jm harcadın nick'i