Pages

10 Aralık 2010 Cuma

Kayıp Ruh

Konuşmak,
Sohbet etmek,
Birini dinlemek,
Öğrenmek,
Yorum yapmak,
Belirli bir konuyu tartışmak
Tüm bunlara hasret olduğumu farkettim.
İki kelimeyi bile bir araya getiremeyen insan topluluğunun arasında yalnız kaldım.
Yada ne zaman bir arada olsak sürekli aynı şeyi konuşmaktan sıkıldım. Konuşacak milyonlarca güzel şey varken kendimi duvarların arasında sıkışmış gibi hissediyorum.
Şu anda bu yağmur da bile kafamda ki milyonlarda düşünceyi, hayata olan bıkkınlığımı durdurmak amacı ile kaçıp gitme isteği uyanıyor içimde.
Secret Garden dinliyorum. İçimde kocaman bir ormana kaçıp saklanmak isteği uyandırıyor. Ya da engin denizlere dalmak, suyun içinde benliğimden arınmak istiyorum. Böylece insanlar ile tekrar bir araya geldiğimde onların anlattıklarından belki zevk alabileceğim. Belki farklı şeyler konuşup farklı şeyler hissedebileceğim.
İsterdim ki en azından bazı şeyleri benim gördüğüm gibi görsünler.
İsterdim ki boğazı seyrederek derin bir nefes almaktan benim kadar zevk alsınlar.
İsterdim ki sadece hayal kurmak için saray burnunu bir başından bir başına yürüsünler.
İsterdim ki topkapı sarayında, dolmabahçe sarayında taşlara, duvarlara, merdivenlere dokunurken tıpkı benim gibi benden önce kim dokundu diye düşünsünler.
İsterdim ki sadece küçük bir çocuğu bile izlemekten keyif alsınlar.
İsterdim ki sinemaya, tiyatroya yada bir sergiye beraber gidip saatlerce konu üzerinde tartışabilelim.
Ama maalesef sadece ben isterdim. Tüm bunları benim gibi isteyecek birini daha bulamadım.
İstemeyene de istetecek gücüm yok.
Yalnızım, kocaman bir şehirde tek başımayım farkındayım kaybedilmiş bir ruhum var. Bunca yıl sonra bile yerini bulamamış bir ruh.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder