Pages

1 Kasım 2010 Pazartesi

BİR SAVUNMA MI ? BENCE FARKLI BİR BAKIŞ AÇISI

Cumartesi gecesi iki kız arkadaşımla beraber alışveriş merkezine gittik. Yemek yedik, fazlaca üşüyünce çikolatalı salep içtik, birkaç mağazaya bakındık sonra bowling oynamaya gittik. Laf aramızda 10 sene sonra bowling oynamaya kalkınca fark ettim ki baya paslanmışım.
Ama kafama takılan konu sohbette bir yerden sonra benden bahsedilmesiydi. Kabul ediyorum. Biraz garip biriyim babamda öyle eski kafalı denen adamlardan. Paranın har vurulup harman savrulmasından haz etmez. Ona göre sadece lazım olan şeyler alınmalıdır. Bu yüzden her ay bana belirli bir harçlık verir geri kalanını bankaya yatırır. Paran var mı var. Kendine ait bir evin var mı var. Pekala diyorlar neden sıkıntı yaşıyorsun.
Aslında temel nokta babamın bakış açısı yazdığım gibi onun mantalitesi lazım olmayan bir şey alınmaz. Vitrinde gördüğün bir anlık bir bakışla seçtiğin şeyler doğrumudur.
Bende sanırım aynı açıyla düşünüyorum. Kahverengi giyeceğim diye illa kahverengi ayakkabı almam lazım diye düşünmem. Aslında çantam, ayakkabım, mantom, ceketim hep siyahtır. Çünkü öyle renkli renkli giyinmeyi en azından dış görünüşümde renk uydurmayı sevmem siyah her renkle uyar bana göre buda bana yeter.
Temelde aslında süslü püslü giyinmeyi sevmem giyinmek benim için bir tişört bir gömlek bir pantolon ya da bir etektir.
Daha öncede söyledim kilolu bir bayanım bu yüzden büyük bedene yönelik şeyler tercih ediyorum. Ama mağazaları gidin büyün beden için tasarlanan bütün ürünler ben buradayım dercesine renkli ve süslü ben o tarz şeyleri sevmem bir tişört bir pantolon çok bile bana
Ha özel bir yere mi gidilecek işte o zaman giyinirim.
Ama paramı asla giyemeyeceğim ya da birkaç kez giyip sonra bir daha giyemeyeceğim şeylere vermem. Ki vermişliğim vardır.Kazak azıcık tüylendi diye onu atmam. Ya da ne bileyim ayakkabım azıcık çizildi diye yenisini almam. Bu sene taba moda diye gidip çanta ayakkabı mont almam.
Hala ortaokulda okurken aldığım kazaklarım durur hala onları giyerim.
Aklıma şu geldi sanırım insanlar benim para sıkıntım olduğunu şuna yoruyorlar. Uzun zamandır üzerimde hep aynı şeyleri gördüklerinden zannediyorlar ki almıyorum. Evet alıyorum ama öyle köklü değişiklikler yapmam bazen gider birkaç tişört alırım. Bazen kazak sezonu başında ya da ortasında ayarlar bir seferde alırım. Çantalara ya da ayakkabılara insanların maaşları kadar para vermem hadi ayakkabı neyse de çantalara verilen paralara acıyorum. Şu anda kullandığım çantamı 20 liraya almıştım. Çok da severek kullanıyorum. Ama fermuarları bozuldu. O yüzden şimdi yenisini arıyorum. Ama belli bir model aradığım içinde bulmak zaman alıyor.
Ben paramı kitaplara harcarım, sinemaya, müziğe, gezmeye yeni yerler görmeye harcarım kardeşimle ya da arkadaşlarımla geçireceğim birkaç saat için harcarım. Her ay sonu kredi kartı ekstrelerim de üst baş yerine bu tip harcamalar vardır.
Yani bütün maaşımı kendi cebime koysam bile ben onu bunu alacak bir tip değilim. Arada lazım olmuyor mu elbette oluyor. Bazen üst baş almaya gittiğimde bütçemi aşmam gerektiği durumlarda ya da kuyumcunun vitrininde çok hoş bir yüzük yada künye gördüğümde evet gerçekten gerekiyor ama bilmiyorum. Sanırım ben gene paramı kendi bildiğim yollarla harcamayı tercih ederdim herhalde. Onlara da bunu anlattım. Neden dediler
Dedim nerde giyeceğim. İş yerimiz en azından benim bakış açımdan öyle süslü püslü giyilecek bir yer değil. İnsan kendisi için giyinir dediler. İyide ben kendim için sadece hafta sonralı giyiniyorum. Oda spor oluyor genelde. Az evvel denizin yazısını okudum. O şöyle demiş. Tam dediğini yazamayacağım ama aklımda kaldığı kadarı ile küçükken vitrinler yerine kitapçılarla tanıştığını söylemiş bende sanırım aynı şeyi yaptım. Bir cafe de oturup kitap okurken yanında kahve içmek kadar yada yeni bir yer gördüğünde orayı baştan aşağı incelemek kadar zevk aldığım bir şey yok.
İşin aslı temelde ne kadar böyle olduğum için babamı suçlasam da paramın hepsini bana verse de ben öyle pahalı günlük kullanımlı şeyleri almayı beceremeyecek kadar acayip biriyim. Ve ben kendimi biliyorsam ilk önce kendimi bir kitapçıya atarım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder