Pages

9 Kasım 2010 Salı

BİR RUH ÇIĞLIK ATIYOR....

Biz Türkler için sınırlar özellikle konu kadın erkek ilişkisi ve seksse dillendirilmemesi gerekenler sınırlar listesinin en başında gelir.
Son dönemlerde basında fazlaca göze çarpan bir konu var. Aile içi cinsel istismar yani bilinen adı ile ensest ilişki. Bazen zorla, bazen isteyerek yaşananlar.
Son 10 yılda dikkatimizden kaçtığını düşündüğümüz bu olaylar artık nerede ise her gün basının bir parçası oldu. Kimi zaman modern şehirlerde kimi zaman kırsalda yaşandı bu hikayeler… Ve insanlar sebebini şuna yordular. Son 10 yılda ülkenin başında olan parti sayesinde halkımız nedense daha önce dinsizmiş gibi davranıp dört elle dinine sarıldı. Ve bu konuda basında yapılan haberlerden sonra etrafımda şöyle bir konuşma dolaşmaya başladı. Bunu yapan ya da yaşayan insanlar dini inancı zayıf hatta hiç olmayan tabiri caiz ise hani şu gece klüplerinden çıkmayan nerde akşam orada sabah yaşayan, her gece başka başka insanlarla olan, içen, sıçan ve dini görevlerini yerine getirmeyen ki yapıp yapmadığını bilmediğimiz halde ahkam kestiğimiz insanlardan diye değerlendirildiler.
Oysa tabloya baktığınızda bunun ne yaşam şekli ile nede dini inançlarla bir bağlantısı olmadığını görüyoruz. Bu insan olmak ile alakalı, insan olmayı becermek ile… İnsanın kendi kızına ya da oğluna böyle bir şeyi yapabileceği aklımıza hayalimize sığmıyor. Ama basında küçük hikayelerin altında insanlık tarihi kadar eski zamandan beri bunların yapıldığı hatta ülkemizde yaşandığı ama bizim hep konuşulmayacak sınırlarımızın arasında kaldığını bildiğimizden dillendirilmeyen bir konu olarak yerini aldı.
Geçen gün bir yazıda okudum babaları kendi kızının önünde oğluna cinsel istismarda bulunuyormuş. Her iki çocukta bir şey söyleyemiyormuş annelerine ya da başka aile büyüklerine… Çocuk, kız kardeşine bir şey yapacak diye korkusundan ne yaparsa razı oluyormuş babasına, kızsa küçük olmasının verdiği korkuyu yaşıyormuş ama her gün babasının ölmesi ve abisinin kurtulması için dua ediyormuş. Bir gün babası ölmüş sevinemedim diyor oysa o günün benim ve abim için bayram olması gerekirdi diyor ama aynı kazada abimide kaybettiğim için yıllarca benim dualarım yüzünden abiminde öldüğünü düşündüm diyordu. Bu olayı üzerinden 15 yıl sonra ancak psikoloğa gidebilmiş oda başka bir konuda gitmiş ama kadıncağızın sıkıntısının nedeni meğerse bu yaşananlarmış. Bu sadece küçük bir örnek ya hiç kaleme alınmayan örnekler onların yaşanmışlıkları….
Ve dışarıdan baktığınızda basına yansıyan resimlerde gördüğünüz o yüzler sıradan aileler, yapan insanlarda tutucu karısına yada kızına yan gözle baktırmayan görüntüde örf , adet ve anenesine bağlı kişiler. Kendilerini iyi aile babası yada iyi bir anne gibi lanse eden kişiler oysa evlerinin dört duvarı arasında yaşananları kimse bilmiyor. O evin dört duvarının arasına kalan sırları, acıları, yaşanmışlıkları küçücük bir bedenin şaşkınlığını, o bedenin bütün ruhunun kirletildiğini, yaşananların bütün hayatını etkileyeceğini bilmiyorlar. Bizde bilmiyoruz. Aslında, bunları yazarken şimdi düşünüyorum da bu tip istismarları kız çocukları daha çok yaşarmış gibi gözükse de aslında bence erkek çocukları daha fazla yaşıyormuş gibi bir his doğdu içimde. Neden bilmem kızlar bu tip bir şeyi yaşarsa ortaya çıkması söz konusu olabilecek, ama erkek çocuklarında bunun ortaya fiziksel olarak çıkma olasılığı nerede ise yok. Kapalı kapılar ardında bu tip muamele yapılmış bir erkek çocuğunu düşünmek şu anda bile bedenimi acıtıyor, ruhumu yaralıyor. Sonuçta kız ya da erkek her ikisi de ezilmiş, un ufak edilmiş bedenler oluyorlar. Yaşananlardan sonra kendisini toparlayan, normal hayata dönen elbette vardır. Ama ya dönemeyenler hayatları boyunca bu yükü bedenlerinde, ruhlarında taşıyanlar onların hesabını kim verecek.
İçimde bu konuda yazacaklarım bitmedi, ama her kelimede nefretim, acım artıyor o yüzden kelimeler dağılmaya anlamsız olmaya başlamadan bitirmem gerekiyor. Ve ben, sen, biz, siz, hepimiz sadece bu tip olayları okuduğumuzda tek yapabildiğimiz üzülmek. Peki ya onlar neler yaşıyor biliyor mu yuz?
Kocaman bir HAYIR.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder