Pages

2 Eylül 2010 Perşembe

Koyverdim gitti. Epeyde uzun oldu.

Bu gün sırlarımı paylaşmak istedim sizinle, aslında sır da değil anlatacaklarım geçmişim dostluklarım. Dost bildiğim bana nefes kadar yakın olan ama terk eden insanlar….
İlk okulda selen vardı. Daha birinci sınıfta arkadaş olmuştuk. Yediğimiz yemek, içtiğimiz su ayrı gitmezdi. Okuldan arta kalan zamanlar da ya bizim evdeydik ya onların evinde. Annesi Suzan teyze şeker bir insandı. Aslında kültürel olarak ailemden ya da çevreden çok farklı olsa da her ortama uyan bir kadındı o yüzden annelerimiz de çok iyi anlaşırdı. Öyle çocukça oyunlarımızı, sırlarımızı paylaşır beraber ders çalışırdık. Sonra ilkokul bitti. Ortaokula da o bir başka okula ben bir başka okula gittim. Yıllar sonra bir gün okuldan dönerken onu metro da gördüm. Bu onu son görüşümdü. Şimdi nerdedir, ne yapıyor hiç bilmiyorum.
Ortaokulda özlem vardı. En deli olduğumuz zamanlar onunla da sıkı arkadaştık. Bütün günü beraber geçirir birbirimizden ayrılmazdık. Misal o erkek arkadaşı ile mi buluşacak anam karın altında parklarda beraber beklerdik. Çocuğun evinin kapısına beraber dayanırdık. Okul da yapışık ikizler gibi dolanırdık. Sonra lise dönemin dede o benim en yakın arkadaşım oldu. Etrafımız değişmeye başladı. Ben değiştim oda değişti. Sonra zamanla arkadaşlığımızı başka şeylerle takas etmeye başladı. İşte ben o nokta da koptum. İnsan sevgilisini, kocasını değiştirebilir ama dost, arkadaş aile gibidir. Değiştirilemez o değiştirdi. Onunla ilgili son hatıram evlendiği gün birbirimize sarılıp ağlamamızdı. O bir veda idi. Arada sokakta hala rastlaşıyoruz. Kocaman bir kızı var birbirimizin hatırını soruyoruz. Oysa bir zamanlar birdik.
Sonra ilk çalışmaya başladığım yerde canan’ı buldum. Ona kırgınlığımı özlem’le aramda geçenleri anlattım ve dedim ki bir gün bana aynısını yaparsan seni asla affetmem bunu bilerek benle arkadaş ol. Şimdi birbirimizi göremesek bile çok uzun zamandır arkadaşız hatta onun nikah şahidi olmuştum. Arada telefonla konuşuyoruz iki dünya tatlısı çocuğu var.
Aaaa pınarı unuttum. Yok unutmadım. O benim lise dönemimde tüm o özlemden uzaklaştığım zamanlarda tek arkadaşım sırlarımı bilen tek kişi idi. Dünya tatlısı bir insandır. Sizi dinler anlar doğruyu ya da yanlışı söyler, destekler her daim yanınızda olmak için uğraşır. Şimdi görüşemiyoruz. Telefonunu değiştirmiş. Aslında kırgınım ona madem telefonu değiştirdin bir ara haber ver gerçi ben de bu arada taşındım ev telefonuma ulaşmaya çalıştıysa da başaramamıştır. Geçenlerde eski dosyalarımı karıştırırken birbirimize yazdığımız mektupları buldum. Okurken geçmişi hatırlamak çok güzel oldu. Birinde bir adres buldum. Evine de birkaç kere gitmişliğim var bir ara tekrar o tarafa gittiğimde evi bulup kapıya dayanmak niyetindeyim. Umarım hala aynı evde oturuyordur. Ya da ondan haberi olan birileri vardır.
Ha bu arada parantez açmak lazım Abdullah vardı hayatımda lisede. Ben hayatım boyunca kızlardan daha çok erkeklerle anlaştım. Gördüğünüz gibide kız arkadaşlarımın sayıları bir elin parmaklarını geçmez. Abdullah benim lisede sınıf arkadaşımdı. Onunla ilk karşılaşmamız kavga ile olmuştu. Çok yakın iki arkadaş olduk. Bir kız ve bir erkek için çok ama çok yakın babamın beni emanet edebileceği tek erkek oydu. Ona kız ayarlar, beraber her yerde sürterdik. Okul bittikten sonra o üniversite için şehir dışına gitti. Ben onu o zamanlar o kadar çok özledim ki farkına varmadan onu farklı bir yere koydum. O zamanlar belki onun yoksunluğundan belki fazlaca özlediğimden onu sevdiğimi düşünüyordum. Hatta hiç unutmam ağzını aramak için benden hoşlanan biri olduğunu yazmıştım. Eve döndükten sonra bir süre daha görüştük. Sonra oda telefon numarasını değiştirdi. Bir kere evinden aradım annesi asker de dedi. Sonra bir daha aramadım. Şimdi nerde ne yapıyor bilmiyorum.
Sonra o kadar güvensizliğin ardından bir başkasına güvendim. Aynı işyerinde çalışıyorduk. Yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezdi. O benim için tekti. Bende onun için öyle olduğumu zannediyordum ama değilmişim. Adını yazmıyorum çünkü bu bloğu biliyor burayı okuyacaktır. Adını yazıp yazmamak neyi değiştirecek bilmiyorum ama yazdıklarımı okusa bile bir anlam verip bir değer verecek mi bilmiyorum. Kıskanılası bir arkadaşlığımız vardı. Hatta onun eski arkadaşları sırf bu yüzden uyuz olurlardı. Her hafta sonumuzu her boş vaktimizi beraber geçirirdik. Sırlarımız vardı. Ben ona bir şey anlatırken bunu bir başkasının duyacağını asla düşünmezdim. Ama duyuyormuş her üzüldüğünde her hastalandığında her bana ihtiyacı olduğunda yanına koşarak gittiğim o insan benden bir basamak yukarıya başkasını koymuş. Ve ben ne söylersem onun haberi olmuş. İşin komik yanı o bir basamak yukarı koyduğu insanla şimdi sırf onun yüzünden aram berbat. Yıllarca konuştuğum arada dertleştiğim bazen özel hayatına girdiğim o insan şimdi beni dedikoducu, insanların arkasından konuşan, her söyleneni bir başkasına yetiştiren biri olarak biliyor. Oysa ben sadece en yakınımda ki kişiye bunları söyledim. Art niyet beklemedim. Güvendim. Sırlarını sakladığım kişiye kendi sırlarımı verdim. Şimdi ikisini de kaybettim. Ama beni dedikoducu olarak bilen abim diyebileceğim o kişi ile ilgili söyleyeceğim tek şey sadece beni öyle bilmesi ve suçlaması canımı sıkıyor gerisi umurum da bile değil şimdi hiçbir şeylerine karışmıyorum ne halleri varsa görsünler umurumda değil.
Ama diğeri canımı çok fazla yaktı. Aylarca anneme bile konuşmadığımızı söylemedim. Belki altı ay boyunca sadece iş için konuştuk. O zamanlar başka iş arkadaşlarım ile yaptığım planlara alınmasın diye onu bile davet etmelerini istedim. Ama o sanırım sadece onunla tekrar barışmak için yaptığımı düşündü.
Neden kırıldın derseniz. Bir saçmalıktı bir plan yapmıştık. Bir yere gidecektik. Ama bizim programımız bozuldu ve gidemedik. Ama o az önce yazdığım benden bir basamak yukarıda olan insanın lafına istinaden beni arkada bırakıp gitti. Ağzımdan bir sürü saçma şey çıktı. Ama bana o gitmemi söyledi bende gittim deyince şalterler attı. İlk defa o zaman en yakın arkadaşı olmadığımı anladım. İlk defa o zaman bir değerim olmadığını anladım. Benim için ailemden sonra en yakın arkadaşım gelir onu satmam ne olursa olsun desteklerim bir başkası ile takas etmem hatta yeri gelir ailemi bile karşıma alırım ama işler öyle olmuyormuş. Bekledim ki yaptığı şeyde haklı ya da haksız olsun gelsin konuşsun benle diye ama gelmedi. Da ha da beter olanı iş yerinde bir başka arkadaşımızla öyle bir içli dışlı oldular ki aslında kızı ondan çok önce tanımış olmama rağmen hiç tanımamışım onu anladım. Şimdi kankalar içtikleri yerdikleri ayrı gitmiyor. Hayatlarına karışmıyorum. Ben bir birey olarak kendi ayaklarımın üstünde duruyorum. Daha önce onunla yaptığım şeyleri şimdi kendim yapıyorum. Onlarla hiçbir şey konuşmuyor kendimi çekiyorum. Şimdi yeni şubeye geldiğimden beri ise daha iyi oldu. Evet konuşuyoruz. Hala bazı şeyler paylaşıyoruz. Ama şimdi sadece anlatmak istediklerini dinliyorum. Sormuyorum sorgulamıyorum fazla içine girmiyorum. Duvarın dışındayım.
Tüm bu olanlardan sonra bir şeyin farkına vardım.
Bütün yukarıda yazdığım arkadaşlarım özellikle son yazdığım tanıştığımızda kendi hallerinde kimi çekingen, kimi içine kapanık, kimi insanların arasına çıkmayı sevmeyen, kimi saf olan, kimi acayip sosyal insanlar dı. Ben onları aldım. Bir anne gibi büyüttüm. Ama hep o ilk bildiğim tanıdığım hallerin de olmalarını istedim o şekilde hayal ettim. Sokağa sadece kendi semtine ya da alışveriş merkezine gitmek için çıkanlara yaşanacak bir şehir olduğunu gösterdim. Sadece benimle dışarı çıkan o insanlar şimdi. Sadece İstanbul la kalmıyorlar sınırlarını genişlettiler.
Benim hatalarım yok mu evet var hatalarımın da farkındayım. Farkında olmadıklarım da vardır illaki ama bunu konuşarak halledebilirdik. Farkındayım sabit fikirliyim dediğim dediktir ama anlarım bencilce olmadan doğru düzgün anlatılırsa anlarım.
Ama en büyük hatam neydi biliyor mu sunuz? . Bütün bu insanlar arkadaşlığımızın ilk dönemlerinde onları yönlendirme me onları kontrol etmeme o kadar müsama gösterdiler ki hayatlarının o dönemine en azından arkadaşlık çerçevesinde hep iyi yada kötü müdahale ettim. Ama ne zaman onlar kendi ayaklarının üzerinde durmaya alıştılar, oyunlar oynamayı öğrendiler işte o zaman kontrolü kaybetmeye başladım. Ve ben bir ilişkide kontrolü kaybedince yıkım kaçınılmaz oluyor. İşte en büyük hata insanların hayatlarını yönlendirmeme izin vermelerine göz yummam oldu.
Şimdi yalnızım sırlarımı anlatacağım arkadaşım yok. Pardon filiz var. Şimdi dışarıdan bakabiliyorum. Ama ne canımı acıtıyor biliyor mu sunuz?
Ya ben insanları hiç tanımamışım ya da çok kolay kandırılacak kadar safım son arkadaşım ile ilgili o kadar çok şey işittim ki hala inanmak istemiyorum inanmamak için gayret sarfediyorum. Onunla bir gün bunları konuşabilirmiyim, bilmiyorum. Bir şeyleri tekrar düzeltebilirmiyiz bunuda bilmiyorum. Düzeltmek istediğimden de emin değilim.
Sanırım ben sadece kendini uyanık sanan aslında bir çocuk kadar saf biriyim galiba.
Şimdi filiz var hayatımda onu hiç görmedim mail ile görüşüyoruz. Sanırım bu yüzden o na her şeyimi anlatabiliyorum. Bayramdan sonra bir aksilik olmaz ise göreceğim onu ikimizde birbirimize sürpriz olacağız.
Sonra 7 ailem var. Bu aralar bir kısmı tatilde bir kısmı okul hazırlığında hatta tam şuan şükücanım msn’i açtı kısa bir ara verip ona mesaj attım. Yaşları benle aynı yada ufak olsalar da, onları hiç görmesem de onlarla bir şeyler paylaşmak hoşuma gidiyor
Fazla uzun bir yazı oldu blog ne olur kusuruma bakmayın koyverdim kendimi gitti.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder