Pages

5 Temmuz 2010 Pazartesi

tutulma bekledim olmadı


kendimi gene garip hissediyorum. pazartesi sendromu çarptı gene galiba. hafta sonu sinemadaydım twilıght saga (eclips) tutulma'yı izledim. sanırım gerçekten bir tutulma bekledim.
ama maalesef aradığımı bulamadım.
filmden neler bekledim. neler buldum, neler bulamadım. twilight, new moon ve eclips karşılaştırması.
önce konuyu bilmeyenler için kısaca özet geçelim.
serinin ilk kitabı ve filmi olan alacakaranlık bella adlı lise öğrencisi bir kız ile edward adlı lise öğrencisi gibi gözüken aslında yüzküsür yaşında bir vampirin ilk tanışmalarını, bella'nın edward'ın aslında bir vampir olduğunu ortaya çıkarmasını ve birbirlerine aşık olmalarını anlatıyor. onlara göre hikaya aslan ve kuzunun hikayesi oluyor. aptal kuzu mazoşist aslana aşık oluyor.
serinin ikince kitabı ve filmi olan new moon ise edward'ın bellayı kardeşinin yaptığı bir yalnışlık yüzünden (ki kardeşi jasper bellanın kanını içmek için ona saldırıyor) ailesi ile forks'u terk etmesini ve bella'yı güvenliği için bırakıp gitmesini ardından bella'nın yalnızlığını başka bir adamla paylaşmasını anlatıyor. jacob kısaca jack bella'ya aşık ve edward'ın yerini almak istiyor. ardından edward'ın bella'nın öldüğünü düşünüp kendini öldürmeye uğraşmasını ve çiftimizin bir çok zorluğu atlatarak bir araya gelmeleri konu ediliyor.
ve gelelim konumuza 3. kitap ve son film eclips. filmde bella'nın vampir olmak için verdiği uğraşları, ardından onu edward'ın değiştirmesini istediği için evlilik teklifini kabul edişini tüm bunlar olurken bir vampir ordusunun bella'yı öldürmek için gelişi konu ediliyor. kurt sürüsünden jack'in bellaya olan duyguları. ve bella'nın bir talihsizlik sonucu jack'e aşık olduğunu anlamasını ama ne olursa olsun edward'dan vazgeçemeyeceği kurgusu üzerinde ilerliyor.
ben kitaplarıda filmide çok yüzeysel bir şekilde anlattım. ilgilenen arkadaşların daha ayrıntılı bilgi bulabilirler.
gelelim filme
eclips evet bir tutulma olması gerekirdi. ama bir tutulmayı maalesef bulamadım. 400 küsür sayfalık bir kitabı 130 dakikalık bir filme çevirirken kısaltmaları bekliyordum. ama bu kadar kırpılma hayır bunu beklemiyordum. bu yazımda size ara ara karşılaştırmalar, ara ara yorumlar yapıcam.
öncelikle ilk gözüme çarpan müziklerdi. müzikleri kesinlikle duymadım ve hissedemedim. bütün bir film boyunca aklımda kalan tek müzik. muse grubuna ait bir parça idi ve aklımda kalmasının sebebide daha önce dinlemiş olmam idi. alacakaranlık ve yeni ay'da müzikler daha ön planda idi ama tutulma'da arka planda kalmıştı.
makyaj ve saç tasarımları her geçen gün kimi karakterde düzelme gösterirken kiminde saçma haller almaya başladı.
alacakaranlıkta mavi mercek ile daha gerçekçi ama daha soğuk izledik vampirleri. sonra yeni ay'da sarı mercekle biraz porselen bebeklere döndüler ama biraz daha kana ete büründüler daha sıcak bir görüntü oluştu. her bölümde saçlar ve makyaj değişti. ve tutulmada olay dibe vuruldu bence. saçlar nerede ise bütün karaşterlerin tamamen değişti. içlerinde en doğal ve benim en beğendiğim rose'un saçları oldu. makyaj tamamen tam bir porselen bebek kıvamındaydı. 1800'lü yılların fransasında'ki pudralı erkek ve kadın yüzleri geldi aklıma özellikle bizim yıkılmaz em'imiz devasa bir porselen bebeğe benziyordu.
efektler, kurt efektleri güzeldi. hoplama sıçrama sahnelerinde kullanılan efektlerde çok iyiydi.
filme gelirsek filmin klaksik bir bella sahnesi yerine bir rıley sahnesi ile başlaması sevindiriciydi. geçi sonunda gene bellaya döndük ama olsun hoş bir görüntü olmuştu.
bella ve edward ile alakalı acayip bir romantizim dolaşıyordu. david slade bir action yönetmenidir. sanırım romantizm kokan sahneler konusunda çalışma yapması gerekecek çünkü dozu fazla kaçırmış. çayır sahnesinde çiçeklerin maaşallahı vardı. boylarında yerde yatan edward'ı zor gördüm.
bella'nın edward'ı alarak annesinin yanına gitmesi kısmı çok hafif bir dokunma gibi olmuş. sırf bella ile annesinin edward ile ilgili yaptıkları konuşma yüzünden konulmuş bir yama gidi duruyordu.
ve kurt adamımız jack'in çıktığı lise sahnesi anam o sahnede çıkan jack'e bir team edward olarak ben bile vay dedim. ama o sahne ile fazlaca oynanmış o yüzden çokta içime sindiremedim. kitapta jack ve edward ufak bir kavga moduna giriyorlar okul müdürü gelip onları ayırıp jack'i postalıyordu. ama filmde bella jack'i ile gitti. edward ot gibi ortada kaldı. edward kitapta bellayı jack'ten uzak tutmak için bir sürü dalavere çevirirken acayip bir kabulleniş vardı filmde bu beni deli etti. bu dalavereler tek bir sahne ile geçilmiş.
victoria ile ilk karşılaşma sahnesi başlangıç olarak iyiydi. ama çok fazla hızlıydı ve karanlık. oysa ki yeni ay'da da böyle bir sahne vardı. ve bazen hızlı bazen yavaşlatılmış bir görüntü izletmek için özel bir teknik kullanılmıştı. bence new moon bu konuda daha iyiydi.
kitapta victoria ile ilgili vampirlerin ve kurt adamların bir arada çalışması çok farklı bir şekilde anlatılırken filmde oldukça yüzeysel tutulmuş. herkes hemen görev bilinci moduna geçmişti.
rose ile bellanın konuştuğu sahneyi kitabı okurken nerede ise birebir yaşamıştım. ama film bana aynı tadı vermedi. rose tecavüze uğrayacak ve ölmek üzere terk edilecekti. kitapta adamlar bunu kimsenin geçmediği karanlık bir sokakta yaparken geç bir vakitti çünkü. filmde araçların dolandığı, insanların olduğu bir mekanda yapmaya kalktılar. nasıl nerede yaptılar hala kafam almadı. bana göre buda bir yama idi. kitapta vardı. olması gerekiyordu. ve konuldu bu kadar ama asıl anlatılmak isteneni bana veremedi.
jasper'ın yeni doğanlar'la ilgili olarak verdiği eğitim. bir sürü ağacın olduğu küçük bir alanda verilmiş gibi geldi bana bir ara biri hoplayıp zıplarken bir ağaca bindirecek diye aklımdan geçirdim. jasper ve edward arasında bir dövüş sahnesi bekledim çünkü kitapta öyleydi. ama olmadı. jasper ve alice arasında geçen dövüş sahnesi çok güzeldi. yeni doğanların yaratılışları ve denizden çıkıp gelme sahneleri filme hoşluk katmıştı. ama savaştıkları sahneyi pek beğenmedim. çok hızlı geçti. yani yapılan hemleleri bir anlık dalsanız farketmek zordu. ama asıl savaş dağın tepesinde olduğunu var sayarsak genede güzeldi.
çadır sahnesini sevdim güzel anlatılmıştı. ama edward'ın jack'i çadırdan fırlatıp atmasını görmek isterdim.
kitapta bella jack'e karşı hissettiklerinin ortaya çıkması için jack ona bir oyun oynuyordu. ama filmde o sahnede yüzeysel kaldı.
edward ile bellanın jack ile ilgili hissettiklerini konuştukları sahne çok yüzeyseldi. oysa o sahne tutulma'yı en güzel anlatacak yerdi. ben seni ne yaparsan yap effederim diyen bir edward ve kafası karışık olan bir bella. oysa kitapta her şey konuşulduktan sonra net bir bella vardı. o netliği maalesef göremedik.
ve klasik bella ve edward'ın o muhteşem öpüşme sahneleri yoktu. mesela ben hem alacakaranlıkta hem yeni ay'da o sahnelere bitmiştim, hissetmiştim. hatta belki kendimi bella'nın yerinde hayal etmiştim. ama bu film'de öyle bir sahne olmadı evet öpüştüler ama havada kaldı. bella'nın jack ile olan öpüşme sahnesi bile daha güzeldi.
kitabı okuyan biri olarak gerçekten beklediğimi bulamadım. belkide kitabı okuyup filme gitmek fikri yalnıştı. ama eminim ki kitabı okumadan filmi izleyecek olan arakadaşlar benim aldığımdan daha fazla keyif alacaklardır.
tüm bu olumsuzluklara rağmen, eclipsin hayat bulmuş halini görmek güzeldi. ve yakışıklı vampirimiz edward rolünde robert pattinson'u izlemekte ayrı bir keyifti. kitabı okumayanların hoşlanacaklarını ve kitabı okuyanların pek aradıklarını bulamaycaklarını düşünsemde. sevdim, severek izledim, dvd'si çıksın gene de izleyeceğim bir film olacak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder