Pages

17 Temmuz 2010 Cumartesi

beyaz

kendimi bembeyaz dört duvar arasında sıkışmış gibi hissediyorum.
her gün içimde tarifsiz bir boşluk ile uyanıyorum.
neden, nasıl ve ne için diye kendime sormaktan sıkıldım.
o duvarları renklendirmeyi istiyormuyum?
işte bundan emin değilim.
asıl istediğim ne? bir türlü bu soruya yanıt bulamıyorum.
içim sanki kaynayan kazan gibi fokurduyor ama gerisi yok.
fokurtular gök yüzüne ulaşıyormu ?
sanmıyorum....
neler oluyor bana?
nedir bu boşluk bilmiyorum.
farkında olduğum tek şey hergün kendimi biraz daha kapatıyorum dış dünyaya.
insan arasına karışmak için alışveriş merkezlerine gitmek yeterli gelmiyor artık.
ama enerjiye ihtiyacım var
insan içinde olmam yenide yaşadığımı hissetmem için enerji lazım.
süperman gibi güneşin karşısında da durmak yetmiyor artık.
yoruldum sanırım.
kaçmak kurtulmak istiyorum hayattan yeni bir uğraş bulmam lazım
oysa zamanım o kadar kısıtlı ki
farkına olduğum tek gerçek kendime ayıracak zamanımın çok az olduğu
geçenlerde izmir den bir arkadaşım geldi. kendini yetiştirmiş üniversite mezunu bir bayan müthiş zeki müthiş enerjik kocaman bir şirketin başında olmasına rağmen kendine ayırdığı vakitten feragat edip bir de bir sürü dernek işi ile uğraşıyor. istanbul'ada bir seminer için geldi.
onu düşününce boş yaşadığıma karar verdim. ama bana dernek işleride uygun değil bunu biliyorum. kendimi tanıyorum o kadar, sıkılırım. benim keyif alacağım ve severek yapacağım bir hobi bulmam lazım ama o kadar bezginim ki hayattan neyi sevdiğimi yada neyi sevmem gerektiğini bile unuttum.
kocaman bembeyaz bir boşluktayım, çıkacak yol bulamıyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder