Pages

24 Kasım 2011 Perşembe

yaptığımın delilik ile bir alakası varmı ?

hayatımın büyük bir kısmını üç haneli dededen kalma apartmanımızda geçirdim. küçük amcamın kızı doğana kadar o üç haneli evin 6 erkek çocuğuna rağmen tek kız çocuğuydum. çoğunlukla onların oyunlarına katılır. atlamalı zıplamalı içinde bol action olan oyunları oynardık. o zamanlar zengin değildik. şimdide değiliz ama o zamanki halimizden halliceyiz. şimdiki barbiler gibi bebekler almaya gücümüz yetmezdi. benim naylon bebeklerim vardı. zaten beni kardeşim ve kuzenlerimin yanında gören beni onlardan etek giymemden yada arada bebeklerimide oyuna katmamdan ayırırdı. tırmanmaktan, koşmaktan, atlamaktan sandalye, koltuk kırmışlığımız çoktur.
tüm bu zaman içerisinde bende normal kızların yaptığı gibi ki ben halen biraz anormal bulurum kendimi çünkü erkek gibiyimdir. süsten püsten aman aman haz etmem, vurdulu kırdılı filmleri severim. liste böyle uzar gider. misafircilik oynardım bebeklerimle, bebeklerime çay, kek ikram eder onları ağırlardım.
arkadaşlarım vardı ama kendime ait dünyayı sanırım tercih etmişim. sonra zaman geçti. bu sefer bebeklerle oynamak yerine hayal oyunları başladı. kendimi ya bir hikayenin ya bir filmin kahramanının yerine koyardım. oyunlarımda hep güzel kız olurdum.
beni bilirsiniz ben şişmanım, kumralım, ela gözlüyüm. ama benim kendi o küçüklük dünyamda ben kendimi o zaman yetişkin bir kadın yerine koyardım. muntazam vücud hatlarım, kızıl saçlarım, yeşil gözlerim olurdu. ve her zaman hikayenin kahramanı olurdum.
bazen sokakta oynayan çocukları gördüğümde onlara imreniyorum. keşke o hayal dünyasında kalıp dertsiz, tasasız, mutlu yaşayabilseydim diye...
ama hala hayal kuruyorum. film seğrederken ya da kitap okurken bir anda kendimi o mekanda, kahramanlardan biri olarak hayal ediyorum. hikayeler yazan bir arkadaş grubumuz var. hikayelerinde hep güçlü kadın ve erkek karakterler var. yetişkin hikayeleri
bazen farkına bile varmadan kendimi o kadının yerine koyduğum kaçak anlar olmuyor değil, hatta kendimden bir şeyler kattığım anlar. bazen erkeğin kollarında dans edenin kendim olduğunu düşünüyorum. yapılan dansın nasıl olması gerektiğini düşünüyorum. hangi hareketin nerede yapılması gerektiğini o ana hangi bakışın ve sözün uygun olacağını düşünüyorum. mekanı hayal ediyorum.
ben olsam diye başlayan cümleler hayaller ile tamamlanıyor.
bu yalnızlığın verdiği bir şey mi sonuçta eşim, erkek arkadaşım ya da sevgilim yok. yalnızım bu yüzden çok okuyup, izleyip hayal kuruyorum herhalde diyorum.
bazen özel bir mekana gittiğimde, yada el ele bir çift gördüğümde gene ben olsamlarım başlıyor. bazen ailemle istanbulu gezerken acaba yanımda erkek arkadaşım olsa ne yapardım diye düşünmüyorum bunu hayal ediyorum. ona nereleri gezdiririm diye düşünüyorum. ne yeriz, hangi filme gideriz diye...
durun.... bu satırları okurken kaçınızın delirdiğimi düşündüğünü tahmin etmek zor değil. delirmiyorum yaptığım şeyin farkındayım biliyorum.
ama belki asıl delilik yaptığını bilerek tekrarlamaktır.
bir gün o günün geleceği zor ama biri ile karşılaşırsam bunlardan vazgeçermiyim. hayal kurmatan vezgeçermiyim bilmiyorum.
şimdi sizde kendinizi düşünün belki benim yaşımda değil ama daha genç yaşlarda böyle hayalleriniz olmuştur.
sonuç ben deli isem benden başkalarıda deli olabilir.....

1 yorum: