Pages

11 Ekim 2010 Pazartesi

Kadınmıyım? Erkekmiyim? Yoksa.....sadece suçlumu?

Kafamda üç yazı vardı.
Aslında kafamda değil içimde ta derinlerdeydiler.
Uzun zamandır yazmak istediğim bir kısmı toplumsal bir kısmı özel.
Bu hafta sonu ona dördüncü yazının konusunu da ilave ettim. Etti mi dört yazı
Birini 4 ekim de koydum bloğa. Gariptir aslında hepsini 4 ekimde yazdım en azından ufak tefek düzeltmeler haricinde ana yazıları, ama hepsini ayrı günlerde koymaya karar verdim.
Bu yazıda 4 ekim de yazıldı. Yayınlama işi bu güne kaldı. Sanırım bu hafta biraz fazla sosyal yazılar yazmak istedim.
Az önde bir hikaye ye dayalı bir blogta bir fahişenin hayatıyla ilgili kısa bir bölüm okurken aklıma uzun zamandır yazmak istediğim bu konu geldi.
Cinsiyet ayrımları ama öyle bildiğiniz kadın erkek ayrımı değil. Toplumun dışına atılan üçüncü cinsiyet eşcinseller.
1990 yılların ortalarına doğru özgürlüklerini kazanmaya başladılar. Halen daha birçok ülkede özgürlüklerini kazanmak yolunda ilerliyorlar. Birçok sorunla karşılaştılar bunlardan en önemlisi ise cinsel kimliklerinin kabul edilmemesiydi. Uzun yıllar boyunca bu kimliklerini sakladılar. Gizli buluşma mekanların da toplandılar, bir kadın ya da erkek gibi davranmak zorunda bırakıldılar. Hatta birçoğu cinsel tercihleri ortaya çıkmasın diye evlenmek zorunda bile kaldı. O zamandan bu güne çok fazla şey değişmedi. Özellikle Türkiye de yaşam standartları çok kötü. Göz önünde bulunan ünlü diye tabir ettiklerimiz evet biraz daha rahatlar ama alt tabaka olarak bilinen insanlar arasında olanlar çok farklı yerlere itiliyorlar. Sokaklara
Birçok insan televizyonda ya da basında ya da yakından onları gördükleri zaman iğreniyorlar hatta cinsel tercihleri sebebi ile başlarına gelmeyen kalmıyor. Birçok homoseksüel dayak yiyor aşağılanıyor akla gelmeyecek yöntemlere maruz kalıyorlar.
Peki? onları sokaklara iten şeyler neler. Cinsel tercihlerini açıklama noktasına gelene kadar her şey yolunda bir ailesi, arkadaşları ve işi var yani kısacası her şey yolunda. Her gün gazetelerde okuyoruz. Birçok eşcinsel tercihlerini kayıp edecekleri şeyleri göze alamadıkları için açıklamıyorlar. Çünkü onlarda biliyor ki bu açıklamanın ardından sonra başlarına gelecek şeyler azımsanmayacak kadar kötü. Önce aileleri sırtlarını dönüyor ama evlattır, kardeştir diyorlar gene kıyamıyorlar ama artık onların yanında yaşamasının imkansızlığına vardıkları için evden gitmek zorunda kalıyor. Sonra onu yeni, değişmiş aslında kendi benliğini bulmuş hali ile arkadaşları yadırgıyor. Selam sabah kesiliyor bu durumu anlayışla karşılayanlar elbette vardır ama erkeklerin bunu anlayışla karşılaması biraz zordur. Hemen o ibne ile ne işimiz olur denir yıllardır sürdürülen dostluk bir çırpıda silinir. Ardından iş yerinde ufak ufak farklılıklar olmaya başlar ve her ne kadar erkek gibi giyiniyor olsanız da, mesai arkadaşlarınıza bir yanlışınız olmasa da, çok iyi bir çalışan olsanız da işten çıkartmalar başlar. Toplum maalesef içinde bulundurduğu bu ayrımcı baskıyı dışarıya işte böyle zamanlar da vuruyor. Etrafınızda kaç tane eşcinsel çalışıyor bir bakın bakalım, benim etrafımda hiç yok çünkü öyle birini çalıştırma riskini kimse almaya cesaret edemez kendisi de tövmet altında kalır çünkü.
Sonra istemeden onları sokaklara itiyoruz. Homoseksüel isen eğer yerin sokaklarda fahişelik yapmak oluyor. Ait olduğun yer o kaldırım. Onlarda zamanla itildikleri bu noktanın gereklerini kabul edip oraya göre davranıyorlar. Aslında bütün fiziksel özellikleri erkek oldukları yönünde bağrınsa da “belki aralarında cinsiyet değiştirmiş olanlar vardır” kadın gibi görünmek için uğraşıyorlar. Aldıkları eğitim aile terbiyeleri ne olursa olsun sokaktaki her hangi bir fahişeden farkları kalmıyor. Önce traş oluyorlar hatta sakallardan ve tüylerden kurtulmak için östrojen hormonu almaya başlıyorlar. Sonra kafalarına bir peruk geçiriliyor ağır bir makyaj ve ille da olmazsa olmazı bu işin kop kuyu kırmızı bir ruj. Sonra dümdüz erkeksi göğüslerini ortaya koyan “aslında gariptir yani ben gösterecek bir şeyim yoksa saklarım” şaşalı bir büstiyer yada askılı bir tişört. Altına erkeksi adaleli ve katnem görünümlü bacaklarını ortaya seren mini bir etek ve fileli çoraplar. Katnem dedim kusuruma bakmayın ben bir erkekte kadınlar gibi düzgün bacakları görmedim o yüzden ama eminim onların içinde de güzel bacakları olan vardır. Ve gene bu işin olmazsa olmazı topuklu pabuçlar. Sonrada merter de yada harbiye de kendilerini o şekilde pazarlamaya çalışıyorlar.
İnanın bana müşterilerinin çoğu bildiğiniz normal erkekler kimi meraktan yatıyor onlarla, kimi onlarda farklı bir şey buluyor. Çoğu çoluk çocuk sahibi zaten basını karşılarında gördüklerinde kaçmalarının sebebi de bu.
Peki? bunda kim suçlu onları oraya iten bizler mi?
Yoksa cinsel tercihlerinden dolayı onlar mı?
Bence biz suçluyuz. Onları itiyor, yok sayıyor, hayatımızda hiç var olmamış gibi davranıp dışlıyoruz, ayıplıyor toplumun baskısını üzerlerinden eksik etmiyoruz. İşlerini ellerinden alıyoruz. Onlarda geçimlerini sağlayacak tek yola başvuruyorlar sokaklara. Aslında kimse onlara bu güne kadar sormamış
Eş cinselsin diye fahişemi olman gerekiyor?
Başka bir meslek yapamaz mısınız?
Elbette onlarından elinden farklı işler geliyor ama kaçınız onları yanınızda çalıştırır yanınızda kıvırtarak dolaşan bir erkeğe müsaade edersiniz. Ya da onun pantolon yerine etek giymesine işte tüm bu nedenlerden dolayı maalesef o insanlar sokaklarda ve biz bunun suçunu onlara yüklüyoruz. Aralarında şanslı olanlar ise bar yada disco gibi eğlence sektöründe çalışma fırsatı buluyor.
Lezbiyenler için durum biraz daha farklı onlar kendilerini erkeklere göre daha rahat saklayabildikleri için şu anda çok göz önünde değiller. Hatta birçoğunun dışarıdan baktığınızda bir kadından farkı yok. Sokaklara henüz düşmediler umarımda düşmezler.
Ama cinsel kimlikleri ne olursa olsun onlarda bizim gibi insanlar, içlerinde kötülük taşıdıklarını tıpkı kadın fahişeler gibi bu işi severek yaptıklarını zannetmiyorum. Eminim onlarda zaman zaman kendilerinden yaptıklarından utanıyordur. Ve eminki bir gün bizde onları buna zorladığımız için utanacağız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder