Pages

6 Ekim 2010 Çarşamba

DİKKAT

Bir çok filmde gördüğümüz bir sahnedir.
Ama filme o kadar dalmışsınızdır ki gördüğünüz bu sahne gözünüzün içine sokulursa ancak algılarsınız.
Bir tabu, bir yasaktır anlatılanlar.
Birkaç film geliyor sadece aklıma içinde bağıra bağıra bu konunun işlendiği. Sanırım bunlar arasında beni en çok kardeş gibiydiler etkilemişti. Hatırlıyorum da o filme sadece brad pıtt oynadığı için gitmiştim. Bütün o tecavüz sahnelerini izlerken kendime ne kadar aptalsın demiştim. Dünyanın gerçeklerinden birine gözlerini kapatarak yaşıyorsun demiştim. O sahneleri izlerken midemin nasıl bulandığını hala hatırlıyorum. O filmi o sinema salonundan sonra defalarca televizyonda vermelerine rağmen izleme cesaretini bulamadım kendimde.
Küçücük bir bedeni defalarca kullanmak onun bir çocuk olduğunu akıl edememek nasıl bir şey bunu gerçekten anlamıyorum. Filmde bir mahkeme sahnesi vardı. Ve o sahnede dustin hoffman çocuklara tecavüz eden bir gardiyana şu soruyu sormuştu. Ölen gardiyanın adını söyleyerek çocuklarınızı onunla aynı odada yalnız bırakır mıydınız? demişti. Ve cevap yoktu. Nasıl cevap verebilirdi ki yıllarca o suçu kendide işlemişti.
Az önce pedofili’ler hakkında bir blog yazısı ve birkaç başlık okudum yazılanlara göre kimi bilim adamları pedofilliyi bir hastalık kimide bir sapkınlık olarak görüyor. Kimi tedavi edilebileceğini kimi tedavi edilemeyeceğini söylüyor ve Avrupa da yeni uygulanan tekniklerle hastaların cinsel ihtiyaçlarının ortadan kaldırılması için ameliyat edilerek cezalandırılmalarını söylüyor. Ama bizim ülkemizde maalesef bu konuda cezalar yetişkinlere yönelik olan cezalarla aynı.
Ülkemizde birkaç yıl öncesine kadar çocuklara tecavüz vakaları yok sayılıyordu. Ne gazeteler ne televizyonlar da bu konuda haberler duyamazdınız.
Yok muydu?
Yoksa biz mi gözlerimizi kapamıştık.
Yoksa bu kadar aşağılık insanların aramızda olabileceğini hiç düşünemiyor muyduk? Oysa onlar hep aramızdaydı. Fark ettim ki cahilmişim. Bu konuları hep göz ardı etmişim. Hep kafamda bunu bir çocuğa kimse yapamaz düşüncesi varmış. Hatta daha komiği bir erkeğin bir erkek çocuğuna nasıl tecavüz edebileceğini kabul edememiş benim küçük beynim. Sadece her gün gördüğüm ama görmek istemediğim şeyleri silmişim beynimden. İşte kardeş gibiydiler ve arkasında gelen bazı yapımlar ve son yıllarda çocuklara yönelik basında yayınlanan cinsel suçlar sayesinde şimdi yaşamımızın bir parçası olduğu gerçeği ile yüzleştim.
Bir şehir efsanesiydi benim için, hep anlatılan hikayeler vardı sadece yaşamımda. Sonra 1994 yılında staj gördüğüm bankada çalışan bir memurun erkek kardeşini kaçırdılar çocuğa ne yaptılar bu gün bile sorunun cevabını bilmiyorum. evet bulundu ablasının söylemesine göre herhangi bir şey yapılmamış ama zavallı çocuk ona kendisine bir zarar verilmediği söylense bile buna inanmamış. Sonra geçen yıldı sanıyorum. Okurken ağlamıştım o küçük bebeğin hikayesini onunla ilgili her şeyi okumuş ona, onun o minnacık bebek bedenine bunu yapanları defalarca bir bir çeşit yolla lime lime etmiştim.
Bir yetişkin bile bunu kaldıramazken bir bebek bir çocuk nasıl kaldırabilir kendisine bir adamın bunu yapmasını. O küçük bedenini yaralamasını, berelemesini, kirletmesini. Hayatı boyunca derin yaralar taşır hatta bu yaralar o kadar derinlere işler ki yetişkin olduğunda kendisi etrafa zarar vermeye başlar. Kendine olanlarla baş edemez, psikolojik zorluklar yaşar.
Ama kimse o zaman o küçücük bedeni yapılanların buna sebep olduğunu düşünmez. O tertemiz, süt kokan bedene bir adamın ya da kadının kirinin bulaştığını düşünmez. Hatta öyle bir noktaya gelirler ki sağlıklı ilişkiler kuramaz, sağlıklı bireyler olamazlar.
O küçücük beden ve ruh artık kirlenmiştir. İyi örnekler var mıdır? Tüm bu eziyetli sürecin üstesinden gelen destek görerek yaşayanlar evet vardır. Ama ne kadarı bunu becerecek desteği almıştı bu tartışılır. Anne veya baba olarak en büyük görevimiz çocuklarımızı bu gibi durumlardan korurken onlara nelere dikkat etmeleri gerektiğini de öğretmek. Unutulmamalıdır ki bebeğiniz dünyanın en güvenli olan anne rahminde nasıl koruduysak şimdide onu korumakla yükümlüyüz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder