Pages

14 Ekim 2011 Cuma

esen'e

bu gün bloğuna yazdığın acının aradan geçen onca zamandan sonra bile ne kadar taze olduğu hala kanadığı ve küçücük biz sızı olarak bile kanamaya devam edeceğini biliyorum.
sen o satırları yazarken bende kendi acımı hatırladım. hayatta ölmesin diye dua ettiğim tek kişiyi hatırladım. sultanahmet camii'inde onun için dua ederken gözümden akan göz yaşlarını hatırladım.
ben belkide ilk defa onun için içten gelen bir duygu ile dua ettim.
yorum kısmına yazacaktım bunu ama farkettim ki yazmak istediklerim çok uzunmuş.
işyerimde tanıştığım biriydi. hem müşterim hem dostum hem arkadaşımdı. öyle çok sıkıfıkı değildik. ama konuşur, şakalaşır, gülerdik. yeni evini bile gidip görmüştüm. kendi dekore etmişti. yatak odasının tavanına kocaman bir pencere yapmış. araba sileceklerine özel bir motor ekleyip onu düğmeye basıp sildiriyordu. gece süper oluyor diyordu.
bazen sık sık görüşür, bazen uzun aralar görüşemezdik.
kaza geçirdiğini söylediklerinde inanamadım. o ki hızlı araba kullanır, hızlı motorsiklet sürerdi. ama ecel onu bir başkasının arabasında yakaladı. hemde arka koltukta. başını vurmuş. en yakın hastaneye kaldırılmış. doktorlar basit bir röntgen çekip bir şeyi yok diye göndermişler. iki gün sonra beyin kanamasından yığılıp kalmış. bana kaza geçirdi haberi geldiğinde inanamadım. hikayeyi öğrendiğimde ise hiç inanamadım. hastaneye gidip onu görme cesaretini kendimde bulamadım. gerek ilaçlar gerek fiziksel durumu yüzünden tanınmayacak hale gelmiş. ayaklarım gitmedi. ailesine gittim geçmiş olsun demek için. annesi ile konuştum. kardeşi ile konuştum.
ama hastaneye gidip yanında olamadım. ona veda edemedim. buna cesaret edemedim. onu son hali ile hatırlamak istedim.
hayatımda ilk defa içten dua ettiğim sultanahmet camii'nde ben ona veda ettim. öldüğü haberi geldiğinde cenazesine gidemedim.
çünkü o benim için hiç ölmedi. ailesi cenazenin ardından evlerini sattılar. başka bir yere taşındılar. arada kardeşi ile görüşüyoruz. onlara baş sağlığı bile dilemedim. çünkü bunu yaparsam öldüğünü kabul etmiş olacağım. onu hep ailesi ile uzakta yaşıyor diye düşünüyorum. bu benim kendimi daha iyi hissetmemi sağlıyor.
ama keşke onun gibi yaşayabilseydim dediğim o kadar çok ana sahibim ki. o harika biriydi. hayatının her gününü, her saatini istediği gibi yaşadı. yedi, içti, sevişti. sevabı ile günahı ile yaşadı. hayatının her anını zevk alarak yaşadı. o kötü çocuktu. ama muhteşem derecede iyi idi.
hiç unutmam bir gün beraber yürürken bana bak muhitimize geldik, seni benimle görürlerse adın çıkar demişti. o günde aynı şeyi düşünmüştüm. bu günde aynısını düşünüyorum.
varsın seninle adım çıksın....yakışıklı

1 yorum:

  1. Sagol Hamidecim
    Hepimizin acıları birbirine benziyor ve biz bir sekilde yolumuza bu acilarla devam etmeyi öğreniyoruz.
    Bir gün nasılsa yeniden görüşeceğiz kaybettiklerimizle; o nedenle uzakta yaşadıklarını düşünmek hiç de yanlış bir düşünce değil. Sadece uzaktalar; gercekten çok uzakta. Göremediğimiz gibi haber de alamıyoruz. :(

    YanıtlaSil